:::: MENU ::::

Daha çok ekonomi, az çok da üstüme vazife olmayan şeyler ...

7/21/2012

Ekonominin gelişimini, serbest piyasa ekonomisine dayalı Klasik Ekonomi yaklaşımı ve bunun devamı niteliğinde olan (Monetarizm, Arz Yönlü Ekonomi ve Yeni Klasik Ekonomi) yaklaşımlar, Marksist ekonomi yaklaşımı ve devletin piyasaya müdahalesine dayanan Keynesyen ekonomi ve onun devamında meydana gelen yaklaşımlar olarak ayırmak mümkündür. Ekonomik krizleri açıklamaya yönelik yaklaşımlar; krizlerin etkileri, nedenleri ve ekonomik krizlere getirilen çözüm önerileri açısından farklılık göstermektedir.

Ekonomik kriz kavramını açıklamaya yönelik çok sayıda teorik yaklaşım bulunmasına rağmen, kapitalist üretim tarzının yaygınlaşmasından günümüze kadar iktisadi düşünce tarihinde tartışmaların iki zıt temel görüş çerçevesinde şekillendiği söylenebilir. Bunlardan birincisi; kapitalist sistemin kendi iç dinamikleriyle dengeye ulaşmak gücüne sahip istikrarlı bir yapı olduğunu ileri sürerek, ekonomik krizleri sistem dışı etkenlerden kaynaklanan geçici bir dengesizlik olarak değerlendiren görüştür. Diğer yaklaşım ise, kapitalist üretim tarzının kendi içsel paradoksları bünyesinde barındıran, bundan dolayı ekonomik krizleri sistemin işleyişi açısından normal olarak değerlendiren yaklaşımdır.

18.yy. sonlarında ve 19.yy. başlarında liberalizm adı altında gelişen klasik iktisat akımı arz ağırlıklı bir akımdır. Klasik iktisadi düşünce bireye ve bireysel düşünceye önem vermiş, toplumda özgürlüğün asıl amaç ve bireyin asıl varlık olduğunu vurgulamış, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" ilkesini benimsemişlerdir. Bundan dolayı bireyin faaliyetlerini sınırlayıcı olarak gördükleri devlete çok az görev yüklemişlerdir. Bu düşüncede devlet ülke içerisinde, bireyin rolünü genişletici, devletin ekonomik rolünü azaltıcı bir araç olarak desteklenmiş; ülke dışında ise serbest ticareti ve uluslararası barışçıl ilişkiler kurulması yönünde devleti desteklemişlerdir.

Liberal okulun öncülüğünü yapan Adam Smith, doğal düzende “görünmez el” olarak tanımladığı mekanizmalar sayesinde bireyin, dolayısıyla toplumun refahını otomatik olarak sağlayan bir denge oluştuğunu ileri sürmüştür. Bireyin kişisel çıkar peşinde koştuğu ekonomilerde optimal işleyiş otomatik olarak görünmez el tarafından sağlanmaktadır. Bu görünmez el fiyat mekanizması ve piyasa ortamıdır. Devletin müdahale etmediği ekonomilerde arz ve talep kanunları ve bireysel çıkarlar üretimi en uygun biçimde gerçekleştirecektir. Bu nedenle ekonomik faaliyetler rekabet ortamında fiyat mekanizmasının işleyişine bırakılmalı ve devlet ekonomiye müdahale etmemelidir.

Bu yaklaşım, ekonomik kuralların her zaman ve her yerde geçerli olduğunu kabul etmiştir. Piyasada tam rekabet koşullarının geçerliliği, ücret, fiyat ve faizin esnekliği, fiyatların arzı ve talebi dengelemesi ve piyasada miktar teorisinin geçerliliğinin kabul edilmesi klasik yaklaşımın temel ekonomik ilkeleridir. Miktar teorisine göre, piyasa tam istihdam seviyesindeyken paranın dolanım hızı ve reel üretim düzeyi kısa dönemde artırılmadığından, para arzında meydana gelen bir genişleme fiyatlar genel seviyesini artıracaktır. Para arzını kontrol eden devlettir. Diğer yandan bireyler, ihtiyat ve işlem güdüsüyle, yani bireyler tüketim ve tasarruf için para talep ederler. Burada tasarrufların yatırımlara dönüşmesi denge faiz oranlarını belirler. Denge faiz oranlarında bir sapma olursa, oluşan tasarruf ve yatırım fazlası faizi tekrar dengeye getirecektir. Çünkü tam istihdam düzeyinde yatırımlar tasarruflara eşittir.

Adam Smith’in öncülüğünü yaptığı klasikler, temelini doğal düzenden alan ve dayanağını J.B. Say’ın Mahreçler Yasası’nın oluşturduğu “her arz kendi talebini yaratır” kuralını benimsemişlerdir. Burada üretim fazlasından oluşan bir ekonomik kriz söz konusu olamaz. Ekonomik süreçte kısmi bir tıkanma olsa bile, fiyat mekanizmasının varlığından dolayı, üretim ve tüketim arasındaki dengenin yeniden sağlanacağı görüşü hakimdir.

Klasik iktisadın genel dengeyi otomatik olarak sağlayan yaklaşımı ekonomik krizleri devre dışı bırakmaktadır. Başka bir ifadeyle dengeyi, doğal düzenin görünmez eli tarafından sağlanan doğal bir oluşum olarak kabul eden klasik yaklaşımın ekonomik krizleri geçici olarak algıladığı söylenebilir.

0 comments:

Yorum Gönder

A call-to-action text Contact us