Kronolojik gelişimi 1929 krizinden başlatmak en doğru seçenektir. Çünkü, 2008 krizi için gerekli ortamı hazırladığı iddia edilen
1933 yılındaki Glass Steagal Sözleşmesinin kaldırılması, bu krizin sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Tıpkı din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gibi
Glass-Steagal anlaşması da ticari bankacılıkla yatırım bankacılığını
birbirinden ayırmaktadır. Bunun ardından 1938’de daha sonra Fannie Mae adını
olacak Federal National Mortgage Association (Federal Milli İpotek Kurumu)
Amerikan hükümeti tarafından kurulmuştur. Amacı, ipotekleri alıp birer menkul
değer olarak satmaktır. 1968’de kongre kararıyla kamudan bağımsız bir Kamusal
Kefalet Teşebbüsü’ne dönüştürülmüştür.
1970 yılında ikincil ipotek piyasasına destek vermesi amacıyla
oluşturulan Freddie Mac’in de görevi, ipotekli kredileri ikincil piyasada satın
alıp bir havuzda toplamak ve bu havuzu İpoteğe Dayalı Menkul Kıymet olarak
yatırımcının erişimine sunmaktır. Bu iki kurum, pazardaki diğer oyunculardan
farklı olarak Hazine’den doğrudan kredi alabilme yetkisine sahiptir ayrıca
devlet ve gelir vergisi ile banka düzenlemelerinden muaftır. Her ne kadar
devletten aksi yönde açıklamalar gelse de, bu kurumların ihraç ettiği menkul değerlerin
devlet garantisinde olduğuna dair yanlış bir algı mevcuttur. Böylece 1970’lerde
ipotekleri menkulleştirmeye başlayan Fannie Mae ve Freddie Mac, 1990’ların
ortasında pazarın en büyük oyuncuları haline gelmişlerdir. Mart 2010 itibariyle
sadece son 18 ayda Fannie Mae ve Freddie Mac’in kurtarılması, ABD’ye aylık 6
milyar dolara mal olmuştur.
Diğer yandan ABD devleti, 1974 yılında finansal kurumların kredi
verirken din, dil ve ırk ayrımı yapmamaları için Eşit Kredi Fırsatı Kanunu
(Equal Credit Opportunity Act) kabul edilmiştir ve daha fazla kredi
kullanılmasını teşvik edilmiştir. Bunun yanı sıra araştırmacıların krizle
ilgili en çok eleştirdiği kanunlardan Toplumsal Yeniden Yatırım Yasası
(Community Reinvestment Act) 1977 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu yasanın
amacı, finans kuruluşlarının düşük gelirli gruptan gelen kredi taleplerini
sağlıklı biçimde değerlendirip uygun biçimde karşılamasına teşvik etmektir.
Bunu beş yıl sonra, eyaletler arası farklı uygulamalara son veren Alternatif
İpotekli Kredi Parite Yasası (Alternative Mortgage Transactions Parity Act)
izlemiştir. Bu yasa sayesinde değişken oranlı ipotek kredileri, balon ödemeler
ve negatif amortisman lar ortak standartlara oturtulmuştur. Arkasından 1986’da
eve yatırım yapan vatandaşlara vergi avantajı getirilmiştir aynı durum taşıt
kredisi alanlara uygulanmamıştır. 1995 yılında Toplumsal Yeniden Yatırım
Yasası’nda bir takım değişiklikler yapılmıştır.
Bu değişiklikler, bankaların kredi vermelerindeki başarılarından
çok değerlendirme ve kredi tahsisi konularına odaklanmıştır. Bu noktada
bankaları, borç verme, yatırım ve hizmet testlerine tabi tutmuştur. Bu
uygulamanın krizle bağı şöyle açıklanmaktadır: 1995 yılında 1977 tarihli
yasanın kapsamı genişletilmiştir. Kimi eleştirmenler bunu, kredilendirme standartlarının
oldukça esnetilmesi ve yüksek riskli ipotekli kredilerin verilmesi için yol
yapılması olarak değerlendirmektedir.
2008 Krizinin Kronolojisi
Araştırmacılar 2000 yılında patlak veren Nokta-Com krizini,
1995’te başlatılan gevşek para politikasına dayandırmaktadır ve bu gevşek para
politikası, 2008 krizindeki likidite şişmesine de sebep olmuştur. FED,
kırılganlık ve belirsizlik olduğu dönemlerde faiz oranlarını değiştirmektedir.
1998’de makro hedge fonlardan biri olan Long Term Capital Management’ın 3,75
milyar dolarlık iflasıyla faizleri düşürmüştür. 1997 yılında ikinci konut
alanlara vergi teşviği yasasına göre gayrimenkul gelirleri vergiden muaf hale
gelmiştir. Bu dönemde ipotek kredili konut finansmanı başvurularının yüzde 71’i
kabul edilmiştir.
1999 yılı iki önemli gelişmeye sahne olmuştur: Eylül ayında Fannie
Mae, peşinatları düşürmek gibi kolaylıklar sağlayarak kredi alma koşullarını
esnetmiştir. Bu pilot programa 24 bankayla başlayan Fannie Mae’nin çalışmaları
sayesinde ipotekli konut kredisi alan Afrika kökenli Amerikalılarda yüzde 71,9,
Asya kökenli Amerikalılarda yüzde 46,3 ve Hispanik olmayan beyaz Amerikalılarda
yüzde 31,2 oranında bir artışa neden olmuştur. Aynı senenin Kasım ayında ise
daha sonra çok tartışılacak olan Gramm-Leach-Bliley Yasası veya diğer adıyla
Finansal Modernizasyon yasası çıkmıştır. Bu yasa sayesinde bankaların faaliyet
alanları çeşitlendirilmiş ve genişletilmiştir.
FED, bu dönemde gevşek bir para politikası izlemiş ve 2000
Mayıs’ında yüzde 6,5 olan faizler, 2001 Aralık ayında yüzde 1,75’i bulmuştur.
18 aylık bu seri işlemleri takiben yüksek riskli ipotekli konutlara olan talep
artmıştır, nitekim 1994 yılında 40 milyar ABD doları olan piyasa hacmi, 2000
yılında dört katına çıkmıştır. George W. Bush, 2010’a kadar en az 5,5 milyon
ailenin ev sahibi olacağını söylemiştir. 1997’de yüzde 71 olan kredi alma oranı
yüzde 86’ya çıkmıştır. 2003 Haziran’ında faiz oranları son 45 yılın en düşük
seviyesine, yüzde 1’e gerilemiştir. 2004 yılına gelindiğinde ev sahipliği oranı
yüzde 69’u bulmuştur. Aynı yılın Ekim ayında krizin her aşamasında ismi
duyulacak beş firma; Goldman Sachs, Merill Lynch, Lehman Brothers, Bear Stearns
ve Morgan Stanley’nin sermaye yeterlilik oranları FED tarafından aşağı
çekilmiştir. Krizi pratik olarak tetikleyen nokta, 2005 yılında Tasarruf
Kuruluşlarını Denetleme Bürosu’nun kredilendirme
koşullarını kısıtlandırması olmuştur. Böylece küçük bankalar
toplumsal yeniden yatırım yetkilerini kaybetmiştir çünkü bu işlemler için 1
milyar dolarlık aktife sahip olma sınırlaması getirilmiştir. Kredi sayısının
azalmasını 2005’in dördüncü çeyreğinde ve 2006’nın birinci çeyreğinde ev
fiyatlarının yüzde 33 azalması izlemiştir. İlk iflas, 2006’da Merit Financial
Inc. ile gerçekleştirmiştir, önce 410 çalışanının 80 tanesini işten çıkaran
şirket sonra pazar payının yüzde 40’ını kaybetmeye dayanamamıştır. 2007 yılına
gelindiğinde ev satışlarında 1989 yılından beri yaşanan en sert düşüş
yaşanmaktadır ve kriz bu yıl derinleşmeye başlamıştır.

0 comments:
Yorum Gönder